On the other hand, we can say that medicines that just numb or mask unwanted emotional states, or distractions that focus only on support, or even therapy that teaches avoidance, may be less effective. We can say that it would be useful to have a more inward-looking approach to the basis of the suffering suffering, which encourages awareness of the ongoing experience of the individual, and which gives access to the painful, perceptible amount of suffering. Painfulness has important consequences for trauma therapy. This re-experiencing is partly due to internal healing to work on painful material, to reduce sensitivity to this and to look integrated. However, those who follow the path of internal healing are confident that they can solve their external problems when they feel an inner desire. This hypothesis is never a guarantee for the treatment of traumatized human beings, as some trust in other therapeutic relationships is presumed from the ground up. ABSTRACT Traumatized people do not rely on a desperate need to rely on the therapist's merit and sufficiency, because the trust capacity is suffered by traumatic experience. Bu çalışmada travma terapileri ve çağdaş uygulamalar tanıtılmaya çalışılmıştır. Travma sonrası psikolojik hasara yönelik müdahaleler varoluşsal ve ümit verici olmalıdır. İçsel iyileşme durumuna doğru giden adım adım hareketleri içeren farklı süreçler bulunmaktadır. Bu bakış açısı terapiste, dile getirilen duygusal acıyı sadece duygusal acı olarak net bir biçimde anlamlandırma imkânı sağlar. Bu bakış açısı travma sonrası belirtiyi, içerik itibariyle patolojik olmaktan ziyade bir ölçüde uyuma yönelik ve iyileşme merkezli olarak yeniden organize eder. Diğer yandan istenmeyen duygusal durumları sadece uyuşturan ya da maskeleyen ilaçların ya da dikkati dağıtan, sadece desteklemeye odaklanan veya hatta kaçınmayı öğreten terapilerin daha etkisiz olabileceğini söyleyebiliriz Travmaya bağlı mütecaviz belirtiler gösteren kişiler bir bakıma stres yaratan düşünceleri, hisleri, anıları sindirmeye ve içsel olarak çözümlemeye çalışmaktadırlar. Bunlar bireyin devam eden yaşantılamasının farkında olmasını teşvik eden, acı veren anılara baş edebilir miktarda erişime imkân veren, sürmekte olan ıstırabın temeline yönelik daha derinlemesine iç görüyü teşvik eden yaklaşımın yararlı olacağını söyleyebiliriz. Acı ikileminin travma terapisi için önemli sonuçları vardır. Bu yeniden deneyimleme içsel iyileşmenin kısmen acı verici malzeme üzerinde çalışmak, buna duyarlılığı azaltmak ve bütünleşmiş olarak görünmektir.
Ancak içsel iyileşme yolunu izleyenler, içsel bir istek duydukları anda dışsal problemlerini çözebilecekleri konusunda kendilerine güvenleri tamamlanır. Başka terapötik ilişkilerde bir miktar güven baştan varsayılabilirken, bu varsayım travmatize insanın tedavisinde asla garanti değildir. When I'm with my own thoughts, I start to unravel myself, and I start to think really dark thoughts, self-destructive thoughts.ZET Travmatize insanlar terapistin fazilet ve yeterliliğine güvenmek için umutsuz bir ihtiyaç hissetse de güvenmez, zira güven kapasitesi travmatik deneyim tarafından hasara uğratılmıştır. "I have a pathological fear of being on my own. This quote is primarily about fear although it also includes other themes like. " What does "I have a pathological fear of being on my own. A young liar will be an old one, and a young knave will only be a greater knave as he grows older. The heart never grows better by age I fear rather worse, always harder.He is known to have been associated with numerous other thought provoking quotes on these topics like When I'm with my own thoughts, I start to unravel myself, and I start to think really dark thoughts, self-destructive thoughts." This is a quote by David Walliams which is about.
When I'm with my own thoughts, I start to unravel myself, and I start to think really dark thoughts, self-destructive thoughts." What is "I have a pathological fear of being on my own. " is one of a famous quotes by David Walliams. Who said "I have a pathological fear of being on my own.
0 kommentar(er)
